Çamlık Cad. No:1 Fatih Sultan Mehmet Camii Altı Onur market Avm Beylikdüzü/İstanbul

17 Haziran 2016 Cuma

SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞI NASIL KAZANILIR?



Sağlıklı beslenme; 
Vücut sağlığı için besin değeri yüksek olan, günlük alınması gereken protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineral yüklü gıdaların dengeli olarak tüketilme şeklidir. 
https://www.yemyesilaktar.comVücudun sağlıklı olması için gerekli olan dengeli beslenme, dikkat edilmesi gereken bir noktadır. 

Bu kadar önem arz eden sağlıklı beslenme alışkanlığının en kısa sürede hayatınıza girmesini sağlamak da sizin elinizde. 

İşte size sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandıracak öneriler:

Sağlıklı beslenme alışkanlığını kazanmak için ilk olarak yaşam şeklimizde ufak değişiklikler yapmamız gerekiyor. 
Yapacağımız değişikliklerin yavaş ve köklü olmasına özen göstermelisiniz. 
Sağlıklı beslenme alışkanlığını aslında çocukken kazanılması daha doğru olacaktır. 
Yaşam boyu sürecek olan sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılmaması önemli sağlık sorunları da beraberinde getirecektir. 
Günümüzde sağlıklı beslenmemekten kaynaklanan en büyük sorun obezite, yüksek tansiyon ve kalp hastalığıdır.

SAĞLIKLI BESLENME NASIL OLUR?

Öğün atlamadan, az az ve sık sık yemek yeme alışkanlık haline getirilmelidir. 
Hatalı beslenme alışkanlıklarından olabildiğince uzak durulmalıdır. 
Üç beyazdan uzak durduğumuz takdirde sağlıklı bir vücuda kapı aralamış olursunuz. 
Tam tahıllı besinler, çiğ sebze, meyve, süt ve süt ürünleri tüketerek de sağlıklı beslenebilirsiniz.



Yemyeşil Aktar 
Beylikdüzü / İSTANBUL

B12=balık yumurtası !!!



                                https://www.facebook.com/yemyesilaktar/
                                https://www.yemyesilaktar.com

16 Haziran 2016 Perşembe

SAĞLIKLI YAŞAMIN SIRRI; alkali beslenme...

            

PH KAÇ OLMALI ?
İdrar pH değeri kaç olursa sağlıklı yada alkali oluruz ?
İdrar pH derecemiz 7,3 ve üstü olursak alkali sayılırız, eğer 7,3 - 6.8 aralığında olursa nötr sayılırız.
Ancak pH 0'la 14 aralığında bir değer.
Bu değerin ortası 7 nötr saf suyun derecesi ne alkali nede asidik. 7 nin altı asidik olmaya başlıyor, buda ortamdaki oksijen miktarının düşük olması demek.
Eğer bir insanın idrar pH değeri 5.5 altındaysa vücutta asidoz kanser başlamış demek'tir.
Bütün kanser hastalarının idrar pH değerleri yaklaşık 4,5 çıkıyor. İdrar pH değeri 2 - 2,5 olanlar var .
Artık asitleşmeden çürüyor.
Konuya dönersek eğer idrar pH değerinizi 7.3 ve üstü tutarsanız hiç bir zaman hastalığa yakalanmazsınız.
Sağlıklı aralık 7.3 - 8 yada 9 olabilir. 10 üstü pek olmaz ama olursada bişi olmaz. 11 e çıkarmak gereksiz ve sağlıksız. Ama 11 - 12 lere çıkarıp sağlıklı olduğunu söyleyen olursa da duymak isterim.
KAYNAK: Kemal MİLAR
YEMYEŞİL AKTAR
Beylikdüzü / İstanbul
Gsm: 05327757631
Tlf : 02128733393

15 Haziran 2016 Çarşamba



EN ÇOK BİLİNEN BAHARAT TARÇIN NASIL ELDE EDİLİYOR İZLEYİN !!! 

TARÇIN ;
Tarih boyunca en muteber baharatlar arasında olan tarçının kullanım alanı sadece tatlılarla sınırlı değil.
Osmanlı’dan beri Türk mutfağının baş tacı olan tarçının kökeni Sri Lanka’dır.
Şu anda da dünyanın en iyi tarçını orada yetişmektedir.
Dünya baharat literatüründe Birmanya’da yetişen ve “Çin tarçını” olarak bilinen tarçın ile Sri Lanka’da yetişen ve “Seylan tarçını” adıyla geçen tarçın, en muteber baharatlar arasında yer almaktadır.
Her iki tarçının kokusu ve baharatı birbirine benzer özellikler taşımaktadır. Ancak yine de sıralama yapıldığında Seylan tarçını kullanımda daha öne geçmektedir.
Defnegiller familyasından olan Seylan tarçınının ticaretinden ilk olarak, on üçüncü yüzyılda Arap yazar Kazvini’nin yazılarında bahsedilir.
1500’lü yıllardan önce Portekizliler, Hollandalılar ve İngilizler hem tüccar hem de takasçı olarak bu hoş rayihalı baharatın peşinde akın akın ticaretlerini geliştirmişlerdir.
Seylan tarçını hep yeşil kalan çalımsı bir ağaçlık olup, hasadının kolay olması için bodur olarak yetiştirilmektedir. Her bir ağaççıkta yan yana yetişen sekiz on tane tarçın dalı bulunmaktadır. Ekildikten üç yıl sonra yağmurlar başladığında kabuğunun soyulması kolaylaştığı için hasada başlanır. Öncelikle ince dalların kabuğu soyulur. Sonra dalın iç kabuğu içine pirinç çubuk konularak gevşetilir. Pirinç çubuk içeriye doğru itildikçe dalın kabuğu dışarı doğru kabarır ve böylelikle kurutma işlemi başlar. Soyulan kabuklar günlük olarak düzgün bir şekilde rulo haline getirilir. Kopan kabuk parçaları ise uzun olan kabukların içini doldurmakta kullanılır.
Tarçın, hava geçirmeyen kavanozda muhafaza edilmelidir.
Tarçının faydaları:
* Tarçının uyarıcı özelliği bulunmaktadır.
* İshal ve karın ağrısında panzehir olarak kullanılır.
* Doğum yapmak üzere olan kadınlara tarçın verildiğinde oldukça rahatlatıcı bir etkisi olacaktır.
* İyi bir kanser savaşçısıdır.
* Osmanlı mutfağında özellikle sütlü tatlılarda kullanımı bir tesadüf değildir.
* Tarçın, bünyesinde taşıdığı kan şekeri düşürücü özelliğinden dolayı tatlılarda regülatör görevi görür. Bu manada diyabet hastalarına da tarçın önerilmektedir.
* Ayrıca kötü kolesterolü düşürmede de tarçın oldukça iyi bir yardımcıdır.
* Yeni doğum yapan hanımlar bebeklerine süt verdikleri dönem boyunca tarçın kullandıklarında sütün arttığını göreceklerdir.
* İhtiva ettiği kalsiyum nedeniyle çocukların ve gelişme çağındaki gençlerin düzenli olarak tarçın kullanmaları önerilir.
Tarçını yalnız tatlılarda kullanmak zorunda değilsiniz elbette. Bir bardak kaynamış suyun içine bir kabuk tarçın, birkaç ince dilim limon ve yarım çay kaşığı zerdeçal atarak kendinize tarçın çayı hazırlayabilirsiniz. Özellikle sabahları bu çayı içtiğinizde zihin açıcı etkisini kısa sürede fark edeceksiniz.
Süreniz kısıtlıysa kabuk tarçının demlenmesini beklemeye gerek kalmadan yarım tatlı kaşığı toz tarçınla da aynı çayı hazırlayabilirsiniz. Bu çayla kendinizi çok daha dinç hissedeceksiniz.
Ayrıca tarçının bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirdiğini de unutmayın.
Diyabet hastaları veya diyet yapanlar tatlı ihtiyaçlarını elma, armut, kivi, ayva gibi meyvelerin üzerine serperek giderebilirler.
Şekersiz Türk kahvesinin içine bir çay kaşığı da tarçın ekleyerek şeker ihtiyacı duymadan ve çok daha hoş bir tatla kahvenizi içebilirsiniz.
YEMYEŞİL AKTAR
BEYLİKDÜZÜ / İSTANBUL
Gsm: 05327757631
Tlf   : 02128733393  

https://www.yemyesilaktar.com 
https://www.facebook.com/yemyesilaktar/


CANDİDA BAĞIRSAK MANTARI....


                                                                                                                                                                  
  BİR ÇOK SAĞLIK SORUNUNUZUN SEBEBİ 

'' Kandida Bağırsak Mantarı" ......


Bağırsaklarınızın florası ne durumda?

Sabah uyandığınızda bu testi mutlaka yapın!!!

Bağırsaklarınızda CANDIDA (kandida) maya mantarının arttığını basit bir testle anlayabiliriz.
Bir bardak içme suyuna sabah aç karnına tükürün ve 15 dakika izleyin.
Eğer tükürük suyun üstünde kalıyorsa sağlıklı bağırsak florasına sahipsiniz.
Eğer tükürük dibe çöküyorsa, saçak gibi aşağıya iniyorsa, kar yağmış gibi oluyorsa veya suya rakı konmuş gibi bulanıyorsa candida bağırsak floranızı bozmuş demektir.
Evdeki herkes testi yapsın..
Bir parça yeseniz bile karnınız şişiyor ve ağrıyorsa, yaptığınız bütün diyetlere rağmen karnınızın şişliğini ve sertliğini gideremiyor, lifli besinler tükettiğiniz halde çoğu zaman kabızlık sorunu yaşıyorsanız, yeme krizlerinize care bulamıyorsanız sebebi büyük ihtimalle CANDIDA Mantarıdır...
Candida mantarları gıdalardan aldığınız sofra şekeriyle imal edilmiş ürünleri ve unlu mamülleri önce piruvat’a sonradan asetaldehid ve karbondioksit’e dönüştürür.
Asetaldehid, hem karaciğer hem de mantar tarafından etil alkol’e dönüştürülür.
Açığa çıkan karbondioksitin etkisiyle karnınızda şişkinlik ve sertlik oluşur.
“CANDIASIS, 21. yüzyılın insanlara hediye ettiği hastalık!”
Son elli yılda sessiz ve yıkıcı hastalıklarda patlama yaşandı ve tetkiklere, testlere bol bol para harcanırken yanlış teşhisler yanlış ilacların kullanılmasına ve çok daha kötü sonuçlara yol açtı. Kimse bağırsaklarından tüm vucuduna geçen ve organlarına büyük zarar veren Candida Albicans maya mantarı ve onun yol açtığı Candiasis (Kandiyasis) hastalığından şüphelenmedi.
Kandiyasis hastalığı ile mücadele Almanya’da son on yılda sağlık bakanlığı politikası haline gelmişken maalesef ülkemizde adını duyan çok az insan var.
Kandiyasis’in sebep olabileceği hastalıklardan obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları, hormonal bozukluklar, kanser ve sinir sistemi hastalıkları adeta insanların kaderi haline geldi.
Çocuklarda alerjik hastalıklar, akıntılar, tıkanıklıklar, otizm, hiperaktivite ve dikkat bozukluğu giderek artıyor.
Yorgunluk, unutkanlık, asabiyet, cinsel isteksizlik, tahammülsüzlük, durumlarında psikyatrlar ilaçlar yazdı, eklem ağrıları ve ödemler için avuç avuç romatizma ilaçları içildi.
Zihinsel ve fiziksel performansı artıracak besin takviyelerini kullanmayan kalmadı, cinsel gücü arttırmak için her yol denendi, saç dökülmesi ve cilt sorunları için dermokozmetik ve kozmetiğe harcanan parayı biliyorsunuz…
Kandida mantarından arınarak vücudunuzda varolduğunu düşündüğünüz pek çok hastalıktan ve fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.
Kısaca gıda ya da ilaç zannederek aldıklarımız, önce bağırsaklarımızın doğal florasını bozdu.
Bağırsak geçirgenliğini arttırdı, kanımıza karışan sindirilmemiş maddeler, ağır metaller, katkı maddeleri ile birlikte kandida maya mantarı kılcal damarlara kadar ulaştı ve organlarımıza zarar vermeye başladı.
Kısaca nedenleri:
• Beslenme alışkanlıklarında yapılan hatalar.
• Şekerli besinlerin fazla miktarda tüketilmesi.
• Sezaryen ile yapılan doğumlar.
• Günlük beslenme programında karbonhidratlara ağırlık verme.
• Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler.
• Yanlış diyetler, faydalı yağların beslenmeden çıkartılması, laksatif ilaç ve çayların çok kullanılması sonucu bağırsak florasının bozulması.
• Antibiyotik kullanımının artması başta olmak üzere yanlış tedavi yöntemleri bu artışa neden oldu.
Neden olduğu enfeksiyonlar ve belirtileri:
Sıklıkla şeker hastalarının şikâyetlerine benzer şikâyetlere yol açar.
Enfeksiyonunun klasik bir belirtisi alkoliklerde ya da sarılıkta olduğu gibi, karaciğerde bozukluktur. Çünkü mantarlar aynı zamanda alkol de üretir. Bağırsaktaki maya mantarları şekeri alkole dönüştürür. Oluşan alkol, özellikle karaciğer için çok toksiktir
Mantar enfeksiyonu olan birçok kişi eklem ve kas ağrılarından yakınır.
Bu şikâyetler muhtemelen mantarların çoğalması sırasındaki metabolizma ürünlerine bağlıdır.
Bu durumda uygulanan romatizma tedavisinin yararı olmaz.
Bağırsakta mantar enfeksiyonu olan birçok kişide sürekli olarak burun ve sinüs mukozasında şişme ve tıkanıklık olur. Bağırsak mukozalarında mantarların yaptığı tahriş, diğer mukozalara da (doğrudan mantar enfeksiyonu olmaksızın) yansır.

VÜCUDUMUZDA EN BELİRGİN ŞİKAYETLER VE BELİRTİLER ;
• GAz/şişkinlik
• Kabızlık ya da ishal
• Kolit
• Makatta kaşıntı ve kızarıklık, hemeroid
• Adrenal/Tiroid yetmezliği
• Mide yaraları
• Ruhsal ve fiziksel yorgunluk görülür.
• Uyuşukluk/tembellik
• Allerjiler
• Uykusuzluk
• Düşük kan şekeri
• Mide yanması
• İntihar eğilimleri
• Bağırsak ağrıları
• Anti-sosyal davranışlar
• Ağız kokusu ve mide ağrısı
• Pamukçuk
• Kuru ağız
• Parmak/ayak tırnağı mantarı
• Akne ya da pul pul dökülen cilt
• Üşüme/ titreme
• Kimyasallara hassasiyet
• Dişlerde pas benzeri tabaka ve dilde beyazımsı bir görüntü
• Açlık hissi ve aşırı derecede tatlı yeme isteği.
• Burun tıkanıklığı ve nefes darlığı
• Kulaklarda iltihaplanma ve kulak çevresinde kaşıntı, çınlama
• Sırt, ense ve omuz ağrısı
• Eklemler ağrıları, eklemde şişmeler
• Ciltte sivilce, akne, kızarıklık, kaşıntı, saç dökülmesi
• Küf benzeri koku
• Şeker ihtiyacını karşılamak için, aşırı derecede yemek yemek ve ayrıca candidanın ürettiği aside bloke etmek için yağ hücrelerinin çoğalması bölgesel yağlanmaya, kilo artışı, obezite
• Gözlerin önünde noktaların uçuşması gibi görme bozuklukları, yaşarma, yanma..
• Şiş gözler
• Hormonal dengesizlik
• Kronik vajina ve mesane iltihabı
• Konsantrasyon bozukluğun ve hafıza zayıflığı
• Alkol içilmese de alkol kokan nefes
• Aşırı yorgunluk , bitkin, tükenmiş hissetmek.
• Depresyon,
• Uyuşukluk, yanma, karıncalanma, hissizlik
• Kas ağrıları, Kas güçsüzlüğü, uyuşma
• Eklemlerde ağrı, şişme, artrit, artroz
• Karın bölgesinde ağrı
• Kabızlık, ishal, rahatsız edici gaz
• Sorunlu vajinal akıntı, vajinal yanma ya da kaşıntı
• Prostatitis
• Iktidarsızlık
• Cinsel arzu kaybı
• Endometriosis
• Kramp ve regl düzensizlikleri, regl öncesi aşırı gerginlik
• Uykulu olma hissi, koordinasyon bozukluğu
• Sık ruh hali değişimleri
• Huysuzluk ya da çok sinirli olmak
• Konsantre olamamak
• Baş ağrısı
• Sersemlik, denge kaybı
• Kulakların üstünde basınç, şişkinlik ya da karıncalanma hissi.
• Kaşıntı ve kızarıklıklar
• Mide ekşimesinden dolayı boğazda yanma
• Sindirimsizlik, geğirme ve bağırsaklarda gaz
• Dışkıda sümüksü madda
• Dışkının çok kuru ve küçük parçalar halinde olması
• Hemoroit
• Ağız kuruluğu, ağızda kızarıklık ya da kabarcık
• İdrar yaparken yanma
• Postnasal akıntı
• Göğüste ağrı ya da gerginlik
• Nefes darlığı hırıltı
• Öksürük
• Sık ya da acil idrara çıkma ihtiyacı, idrar yaparken yanma.


Yemyeşil Aktar

Beylikdüzü / İSTANBUL






14 Haziran 2016 Salı

HİPERTANSİYON HASTALARI NASIL BESLENMELİ?




Havaların ısınmasıyla birlikte birtakım sağlık sorunları da beraberinde geliyor. Yaz aylarında sıcaklık ve nem artışı nedeniyle vücut ısısı artıyor ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamakta zorlanıyor. Özellikle tansiyon, kolesterol ve kalp sorunu olan kişilerin ve çocukların yaz aylarında olabildiğince dikkatli beslenmeleri gerekiyor. Central Hospital'dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Deniz Şafak, yaz döneminde sağlıklı beslenme ile ilgili bilgiler verdi: 
D VİTAMİNİNİ GÜNEŞTEN ALIN 
Yiyeceklerden alınamayan D vitaminini güneşten sağlayabilirsiniz. Bu nedenle yaz mevsiminde hem güneşin tadı çıkarılmalı, hem de vücudumuz için gerekli olan D vitamini mümkün olduğunca alınmalıdır. D vitamini depolamak için en uygun saatler; sabah 10.00'dan önce ve akşam saat 16.00'dan sonradır. Güneş ışınlarından yararlanmak için 15 dakika yeterlidir. 
Yaz aylarında en sık görülen şikayetlerden biri; gıda zehirlenmeleridir. Genellikle bulantı, kusma ve ishal gibi belirtileri olan bu zehirlenmeleri basit önlemlerle engelleyebilirsiniz. Sebze ve meyveleri bol su ile yıkayın, suların çeşitli mikroorganizmalar barındırmadığından emin olun. Ayrıca mayonez, krema gibi maddeler içeren gıdaları bekletmeden tüketin. 
Vücut için en gerekli sıvı sudur. Yaz aylarında en az 2 litre su tüketmelisiniz. Sıvı ihtiyacının büyük çoğunluğu sudan karşılanmalıdır. Diğer içecekler, kalori içerebildiği için kilo alımına neden olabilir. Örneğin 100 mililitre limonatada, ortalama 40-50 kalori vardır. Buzlu çaylar ve asitli renkli içecekler de; kalorileri fazla olduğundan mümkünse içilmemeli, ya da bu içeceklerin diyet olanları tercih edilmelidir. 
ZEYTİNYAĞ TÜKETİN 
Her mevsimde yenilmesi gereken sebze ve meyveler, o mevsimin ihtiyacını karşılar. Mesela yazın su ihtiyacı fazla olduğu için karpuz ve kavun gibi bol sulu meyveler tüketilebilinir. Bu nedenle yaz aylarında meyve ve sebzelere mutfakta bolca yer verilmelidir. Zeytinyağlı yemekler her öğünde bulunabilir ancak yağ miktarına dikkat etmek gerekir. Salatalarda da mümkün olduğunca renkli sebzeler bir arada bulunmalıdır.
Soğuk sıkma zeytinyağı kullanmak faydalıdır. Kişi başı ölçü, bir tatlı kaşığıdır. 
 Yazın günlük et ihtiyacı ortalama 100-150 gramdır ve az yağlı olanlar tercih edilmelidir. Et ürünlerini pişirmede en uygun yöntemler ise ızgara veya fırındır. Yaz aylarında ter bezleri daha fazla çalıştığı için baharat seçerken de dikkatli olmalısınız. Kimyon gibi baskın kokulu baharatlar, vücutta ağır kokulara neden olabilir. Bu sebeple daha hafif baharatlar tercih edilmelidir. 
AZ VE SIK YEMELİSİNİZ 
Hipertansiyon hastalarının yaz aylarında daha özenli olması gerekir. Vücuda alınan ve kaybedilen mineral değerlerine dikkat edilmelidir. Turşu, peynir ve salamura gibi tuzlu gıdaları fazla tüketmemelisiniz. Tuz tüketimi mümkün olduğunca sınırlandırılmalı ya da sodyumu azaltılmış tuzlar tercih edilmelidir. Ağır ve yoğun öğünler yerine, az ve sık öğünler yemelisiniz. Böylece ani tansiyon değişimlerine engel olabilirsiniz. 
Yaz aylarında kan şekeri dengesine de dikkat edilmelidir. Kan şekerinin ani iniş ve çıkışlarını önlemek için meyve tüketimi biraz daha kontrollü olmalı ve özellikle çok tatlı olan meyvelerden uzak durulmalıdır. Eğer meyve yenecekse, yanında süt ya da yoğurt gibi bir protein alınmalıdır. Böylece kandaki ani yükselişler önlenmiş olur. 
ALERJİK REAKSİYONLAR ÇOCUKLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜR
Alerjik reaksiyonları olan kişiler, yaz aylarında daha dikkatli olmalıdır. Özellikle çocuklarda bu şikayetler daha fazla görülür. Yumurta gibi alerji yapan yiyecekler; çocuklara gün aşırı veya üç günde bir verilmelidir. Ayrıca yaz döneminde çocuklarda iştahsızlık oluşabilir. Bu nedenle çok zorlamadan az ve sık beslenmelerini sağlamak gerekir. Çocuklara sıvı olarak enerji değeri yüksek olan içecekler verilebilir; taze sıkılmış meyve suları, süt ve ayran gibi. Bu nedenle yemekten 1.5 saat önce enerjisi olan içecekleri kesmek gerekir. Çocukların iştahını önlememesi için su gibi kalorisiz içecekler de yemekten 45 dakika önce verilmemelidir. 
BAKLAGİLLER, KOLESTEROLÜ VÜCUTTAN ATMAYI SAĞLAR
Kalp hastalıkları yaz mevsimde daha çok görüldüğü için ağır yağlı hamur işleri, yağlı etler ve kızartmalardan uzak durulmalıdır. Kolesterol değerlerinde problem yaşayanların yağsız etler, az yağlı süt, yoğurt ve peynirleri tercih etmesi gerekir. Sebze ve meyve tüketimi biraz daha artırılmalıdır. Kışın daha çok yenilen baklagillere aslında yazın da yer verilmelidir. Örneğin piyaz, salata ve mercimek köftesi gibi soğuk mezeler tüketilebilir. Bu gıdalar bitkisel protein içerdiklerinden az tüketilen etin protein değerini de tamamlarlar. Ayrıca kolesterolün vücuttan atılmasına da yardımcı olurlar

 https://twitter.com/yemyesil2011

SİGARASIZ HAYAT

                                                      https://www.yemyesilaktar.com

12 Haziran 2016 Pazar

* Sıcak Çarpması Belirtileri Nelerdir?
  • Yüksek derece ısı ve nem nedeniyle vücut ısısının ayarlanamaması sonucu ortaya çıkan tabloya sıcak çarpması adı verilir
  • Adale krampları,
  • Güçsüzlük, yorgunluk,
  • Baş dönmesi,
  • Davranış bozukluğu, sinirlilik,
  • Solgun ve sıcak deri,
  • Bol terleme (daha sonra azalır),
  • Mide krampları, kusma, bulantı,
  • Bilinç kaybı, hayal görme,
  • Hızlı nabız dır.  
* Sıcak Çarpmasında İlk Yardım Nasıl Olmalıdır?
  • Hasta serin ve havadar bir yere alınır.
  • Giysiler çıkarılır.
  • Sırtüstü yatırılarak, kol ve bacaklar yükseltilir.
  • Bulantısı yoksa ve bilinci açıksa su ve tuz kaybını gidermek için 
1 litre su  
1 çay kaşığı karbonat  
1 çay kaşığı tuz karışımı          sıvı ya da soda içirilir.

* Sıcak Çarpmasında Risk Grupları
Sıcak çarpması için özel bir risk grubu bulunmamakla beraber, diğer hastalık ya da yaralanmalar için hassas olan kişiler, sıcaktan da diğer kişilere göre daha çok etkilenirler.
Bu kişiler;
  •  Kalp hastaları,
  •  Tansiyon hastaları,
  •  Diyabet hastaları,
  •  Kanser hastaları,
  •  Normal kilosunun çok altında ve çok üzerinde olanlar,
  •  Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlığı olanlar,
  •  Böbrek hastaları,
  •  65 yaş üzeri kişiler,
  •  5 yaş altı çocuklar,
  •  Hamileler,
  •  Sürekli ve bilinçsiz diyet uygulayanlar,
  •  Yeterli miktarda su içmeyenler dir.
* Sıcak Yaz Günlerinde Sıcak Çarpmasından Korunmak İçin Alınması Gereken Önlemler Nelerdir?
  •  Özellikle şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyacak aksesuarlar kullanılmalıdır.
  •  Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, açık renkli ve hafif giysiler giyilmelidir.
  •  Bol miktarda sıvı tüketilmelidir.
  •  Vücut temiz tutulmalıdır.
  •  Her öğünde yeterli miktarda gıda alınmalıdır.
  •  Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullanılmamalıdır.
  •  Direk güneş ışığında kalınmamalıdır.
  •  Kapalı mekanların düzenli aralıklarla havalandırılmasına özen gösterilmelidir. 

HERKESE SAĞLIKLI, HUZURLU VE BOL GÜNEŞLİ TATİLLER DİLİYORUZ .....
                                                                                                                                                            Yemyeşil Aktar 
                                                                                                                                                             Beylikdüzü / İSTANBUL




Birçok sistemik ve dermatolojik hastalıkta el ve ayak tırnaklarında değişiklikler ortaya çıkabilir ve bunların değerlendirilmesi ile çeşitli hastalıkların tanısı konulabilir. Tırnak renk ve yapısal değişikliklerinin muayenesi, mutlaka uzman dermatologlarca yapılmalı; tüm el ve ayak tırnakları muayene edilmeli. Ayrıca doktor tarafınca uygun görülen tetkikler yapılmalı; tetkik değerlerine göre önerilen tedaviler düzenli bir şekilde uygulanmalı.

Tırnaklardaki hangi belirtilerin ne gibi sorunların habercisi olabilir:

Tırnaklarda hafif kabarık şerit şeklindeki kabarıklıklar
Bu kabarıklıklar tırnak boyunca birbirine paralel olarak dizilir. Doğuştan olabileceği gibi; liken planus ve darier gibi dermatolojik hastalıkların seyrinde de ortaya çıkabilir. Bunun dışında demir eksikliği anemisi ve hipertiroidi gibi sistemik hastalıklarda da gözlemlenebilir.

Beyaz lekeler
Bu beyazlıklar tırnaklarda noktasal, yatay veya dikey çizgilenme şeklinde olabildiği gibi tırnağın tamamında da olabilir. Manikür gibi tırnak yatağını etkileyen minör travmalar, radyoterapi ve kemoterapi tedavileriyle; nadiren de olsa kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi sistemik hastalıklar ve bazı ateşli hastalıklara bağlı olarak da gelişebilir.

Tırnaklarda kırılma, kuruma, tırnağın yatağından ayrılması
Bu tip belirtiler, tiroid bezi hastalıklarının habercisi olabilir. Çinko, biotin, vitamin B12 eksiklikleri de tırnak sağlığını bozabilir.

Tırnak plağında sararma
Bu durum dış kaynaklı olabildiği gibi sarı tırnak sendromunun belirtisi de olabilir. Sarı tırnak sendromunda tırnak büyümesi durur. Bu durum da tırnağın kalınlaşmasına ve sararmasına neden olur. Erken dönem lenfödem ve bunlara eşlik eden kronik akciğer rahatsızlıkları sarı tırnak sendromunun en sık rastlanan nedenleri arasında yer alır.

Tırnakla derinin birleştiği alanda beyazlaşma
Tırnağın iki renk aldığı ‘’terry tırnağı ‘’ denilen durumda, tırnağın parmakla birleştiği kısım beyazlaşır; uç kısmı ise pembe renklidir. En sık kandaki albumin denilen protein oranının düşmesi ile beraber siroz hastalarında, kalp yetmezliğinde, böbrek yetmezliğinde ve diyabet hastalığında bu durum yaşanır.

Tırnağın kaşık şeklini alması
Tırnağın kaşık şeklini alması, çocuklarda normal bir durumdur ve birkaç yıl içinde normale döner. Bunun dışında, travma, bazı kimyasal çözücülere maruz kalma, demir eksikliği gibi sorunlarda da tırnak kaşık şeklini alır. Kaşık tırnağa eşlik eden bariz hastalık olmadığında tam kan sayımı, demir düzeyi ve ferritin ölçülerek demir eksikliğinin ekarte edilmesi gerekir.

Tırnak plağının saat camına benzemesi
Çomak parmak denilen bu durum; tırnak plağının saat camına benzer konveks bir görünüm almasıdır. Akciğer hastalıkları, kardiyovasküler sistem hastalıkları, hipertiroidi, karaciğer hastalıkları ve bağırsak hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların seyrinde bu durumla karşılaşılabilir.

Tırnakta koyu renk değişikliği
Basit bir kimyasal maddenin tırnağa teması tırnakta renk değişikliğine neden olabileceği gibi "malign melanoma" gibi hayatı tehdit edebilecek ciddi bir tümörden de kaynaklanabilir. Bu nedenle tırnak renk değişimlerinin tanımlanması son derece önemlidir.

Çukurcuk, sertleşme ve kırılmalar
Tırnaklarda nokta şekilli çukurcuklar, tırnak plağının tırnak yatağından ayrılması, tırnak plağında sertleşme ve kalınlaşma sedef hastalığının belirtisi olabilir. Sık rastlanan egzama hastalığında da tırnakta yatay oluklanmalar, kalınlaşmalar, çukurcuklar ve tırnak yüzey bozuklukları oluşabilir.

Kaynak: Acıbadem http://www.acibadem.com.tr